17 Şubat 2009 Salı

müslüman sohbet, müslüman chat, müslüman çet


"MÜSLÜMANLIK" NEDİR?"MÜSLÜMAN" KİMDİR?"İSLÂM DİNİ" İLE "MÜSLÜMANLIK" ARASINDAKİ FARK NEDİR?Biz, bize anlatılan bu İslâm Dini’ni kendi anlayışlarımzı kadar anlarız.. Bunu kabullenirsek, adımız MÜSLÜMAN olur. Ve bizim dinimize MÜSLÜMANLIK denir. İnsanlar İslam Dinini anlayabildikleri kadarıyla kabul ederler, MÜSLÜMAN olurlar. İnsanlarda mevcud olan din, “Müslümanlık”tır. “Müslümanlık” ile “İslâm Dini” ayrı şeydir. “İslâm Dini” ayrıdır, “Müslümanlık” ayrıdır!.İslâm Dini, Allah indindeki değişmez ana sistemdir.“Müslüman” bu ana sistemi kendi kapasitesi anlayışı kadarıyla algılayıp değerlendiren kimsedir.Hiçbirimizin Allah indindeki bu mutlak sistemi tümüyle kavraması mümkün değildir. Dolayısıyle “İslâm Dini” denen yapının bütün insanlar tarafından hakkıyla anlaşılması mümkün değildir. İnsanın kapasitesi buna yetmez.! Ama her insan kendi alt yapısı kültürü, kâbiliyeti, istidadı kadarıyla İslâm Dini’ni anlar, kabullenir, müslüman olur. İnsanlardaki genel kabulün adı, “MÜSLÜMANLIK”TIR!.Müslüman topluluklar arasındaki fark işte burdan kaynaklanır.Anlaşılması, yorumlanması, değerlendirilmesiyle “Müslümanlık” meydana gelir. Dolayısıyle bir ülkedeki müslümanlıkla diğer bir ülkedeki müslümanlık anlayışı birbirinden farklıdır. Bakın bu çok önemli bir konu..Dünya üzerindeki müslüman toplulukları arasındaki farkın sebebi budur.Allah’ın yaratmış olduğu o mutlak düzen ve nizam, sistem, insanlar tarafından kâbiliyetleri, kapasiteleri, alt yapıları, görgüleri, kültürleri farkı dolayısıyla farklı farklı algılanır; farklı farklı değerlendirilir. Dolayısıyle dünya üzerinde değişik müslüman toplulukları vardır.“Müslüman” ve “müslümanlık” tâbiri ile "İslâm" tâbiri çok farklı şeylerdir. Ama maalesef biz Türkçe’yi tam hakkkıyla konuşup bilemediğimiz gibi, bize gelen tâbirleri ve târifleri de hakkıyla anlayamıyoruz. Çünkü bizim bu konuya yaklaşımımız taklid yoluyla; tefekkür yoluyla değil!. Din’i taklid yollu benimsemişiz, kabul etmişiz. Annen baban sana “bu böyledir” demiş… “tamam böyle!!!”, alıp koymuşun cebine... sorgulamamışın, tefekkür etmemişin, araştırmamışın… Sonra gitmişin samimiyetinle bir hocaya bağlanmışın, şeyhe bağlanmışın..O da böyle böyle böyledir deiş...onu da almışın kabullenmişin… Bütün bunları mantıksal bir bütünlük içinde irdelemmeişin, sorgulamamışın… Nereleri biribiriyle uyuşuyor, çakışıyor, nereleri uyuşmuyor, niye uyuşmuyor??? bunu da düşünmemişin... Dolayısıyla taklid yollu kabul edilen Din anlayışı sebebiyle de târifler, tâbirler, anlatımlarda mutabakat yok!’.En ufak bir mantığımıza uymayan şeyde, “ben böyle dini kabul etmem!!! ben böyle müslümanlığı kabul etmem!!!” diyorsun…Tamam, müslümanlığı kabul etme.. Müslümanlığı kabul etmemekte hiçbir mahsur yok!. İslâm Din’ini kabul etmemekte mahsur var!. “Müslümanlığı kabul etmemek” demek, diyelim ki Ahmed Hulûsi’nin din konusundaki din anlayışını kabul etmemektir. Ahmed Hulûsi’nin din anlayışını kabul etmen diye bir mecburiyet yok zaten… İster kabul et, ister kabul etme… Veya falanca kişinin falanca ünvanlı kişinin din anlayışını kabul etme.. hiçbir mahsuru yok! Ama Rasûlullah’ın bize anlattığı İslâm Dini’ni kabul etmek zorundasın... Çünkü o “Sistem”i anlamazsan, kendini o yaşama ve sisteme hazırlayamazsın!Hazırlayamayınca, bu sefer geleceğin şartları içinde karşılaştığın olaylar seni silindir gibi ezer geçer.. İşte bu yaşamın hâline de “CEHENNEM” derler. Dünyadan ayrılırsın, kabir azabı başlar… Kabir azâbı biter, mahşer azâbı başlar… mahşer azâbı biter, cehennem azâbı başlar! Bütün bunların sebebi de senin İslâm Dini’ni anlamayıp, gereğince İslâm Dini’nin şartlarına göre kendini hazırlamamandır!. Yani “Müslümanlık”la “İslam Dini” farklı şeylerdir!.Pakistan’daki müslümanlık anlayışı başkadır… Afganistan’daki müslümanlık anlayışı başkadır... Fas’taki müslümanlık anlayışı başkadır… İstanbul’daki müslümanlık anlayışı başkadır… Erzuırum’daki müslümanlık anlayışı başkadır... Ama Allah’ın indinde İslâm Dini Tektir!. Kurân tektir! Her yörede her ülkede ayrı Kurân yok!. İslâm Dini tektir!. Hz. Rasûlullah’ın sözleri tektir!. İslâm Dini’ni bize anlatan Kurân ve Hz.Rasûlullah aleyhüsselatüvesselâmdır. Hz. Rasûlullah aleyhüsselatüvesselâm dışında herkes, MÜSLÜMANdır!. Yani Onun getirdiğini kabul eden…Herkes müslümandır!. Yani herkes anlayabildiği kadarıyla Kurân’a ve Rasûlullah’a tâbidir.. Hz.Ebubekir’in müslümanlığı başkadır… Ahmed Hulûsi’nin müslümanlığı başkadır. Hz.Ali’nin müslümanlığı başkadır… Bakkal Recebin müslümanlığı başkadır... Çünkü herbirirnin İslâm Dini’ni anlayışı farklıdır!. İşte insanlar arasındaki meretebe farkı da bu anlayış farkından ileri gelir. Müslümanlar arasındaki anlayış farkından ileri gelir.Ortada orijinal bir İslâm Dini var. Bunu bize yansıtan Kurân ve Hz.Rasûlullah’ın anlattıkları var… Bir de o karşımızda olan O orijine bakan tüm insanlık âlemi var. Herbiri bunu kendi yapısının farklılığı dolayısıyla farklı anlıyor algılıyor ve farklı anlayışları dolayısıyle de farklı farklı kişiler, toplumlar, vesâire çıkıyor. Biz akıllı insansak, birbirimizi yargılamakla boşa zaman harcamayız. Çünkü mutlak hüm verici Allah’tır. Hiçbirimizin “Allah ve din adına” birbirimizi yargılama ve onun hakkında hüküm verme hak ve selahiyeti yoktur!. Bizim üzerimize vâcip olan bir husus var. O da, maddi imkânlarımızı biribirimizle paylaşmak olduğu gibi olabildiğince, bildiklerimizi de biribirimizle paylaşmaktır.Dolayısıyla biz bildiklerimizi birbirimizle paylaşırız… Ki benim prensibim budur. Ben bildiklerimi karşımdakiyle paylaşırım ve benim görevim orada biter!. Ben sana “namaz kıl” demem… “oruç tut” demem… “Hacca git” demem... Ama namaz kılarsan bu namazı kılman, namazı edâ etmen, namazı ikâme etmen neleri kazandırır.. bunu yapmazsan neleri kaybedersin, bunu izah ederim. Oruç tutarsan bu sana neleri kazandırır, ihmal edersen bunun sonucunda nelerle karşılaşırsın, bunları anlatırım… Hacca gitmek suretiyle neleri kazanırsın, gitmezsen neleri kaybedersin, anlatırım ve orada bırakırım! Gerisi senin anlayışına!… Çünkü zaten Hz.Rasûlullah Kurân’da öğretilenlerin neticei olarak insanlara TEKLİF etmiştir namazı.. Teklif etmiştir Haccı.. Teklif etmiştir orucu... Ve teklif neticesinde de müslümanlar mükelleftir bunları yerine getirmeye...Ama getirmez... getirmezse de sonucuna katlanır!.İşte bu yüzdendir ki İslâm Dini’nde zorlama yoktur! Herkes kendi anlayışını gereğini gereği kadarıyla uygular, bunun neticesine de kendisi katlanır. İşte bu, İslâm’ın insanlara çok geniş bir platformda hitap ettiğinin işaretidir!“Efendim ben bu teklifleri duydum ama yapamıyorum!!!!”OLABİLİR!“Efendim ben hastayım ama ilâç kullanamıyorum!!!!”OLABİLİR!Kullanamazsan ne yapıyım?!.. O senin sorunun!Senin ölüm sonrasında o ortamlarda nelerle karşılaşacağını sana Hz.Rasûlullah bildirmiş ve bu karşılaşacağın ortam dolayısıyla da senin yapman gerekeni sana anlatmış; ama o günün anlayış seviyesine göre de bunun detaylarına girmemiş… O günün şartlarına göre bir çok sorunun cevabını izah etmek mümkün değil.. Ama sen öyle bir devirde yaşıyorsun ki, bugün ilim birçok şeyi çözmüş… O zaman sen, sana yapılan bu tekliflerin gerekçelerini farketmeye çalış!. Dün bu imkân yoktu, ama bugün var! 3 yaşındaki çocuk soru soruyor: “anne bu ne? Nasıl böyle?... Neden böyle?” Bunları araştırıyor…Öyleyse sende araştır… sen de düşün… 10 sene sonra emekli olacağını düşünüp 20 sene sonra emekli olacağını düşünüp hazırlık yapıyorsun, yatırım yapıyorsun…Dünyada kalan birtek kişi yok!. Herkes teker teker bu dünyadan çekip gidiyor görüyorsun… Sen de gideceğini biliyorsun; buna rağmen de ölümsonrası hayat nedir, bu hayata nasıl hazırlık yapman lâzım, nasıl bir sermaye birikimi lâzım bunu düşünmüyorsun!.Düşünmüyorsan, bunun sonucuna katlanırsın arkadaş!.Hem de çok ağır bir biçimde katlanırsın!.

Etiketler: , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa

Eğlence